top of page
Yazarın fotoğrafıUzm. Klinik Psikolog Ecem Erten

Belirsizlik Duygusu: Neden Her Şeyi Bilmek İsteriz?

"Belirsizlik, kişinin daha önce ortaya çıkmamış güçlerini ortaya çıkartıp kullanmasını sağlayan en önemli koşuldur."

-Erich Fromm


Hayatın belirsizliğini kabul etmek hepimiz için zorlayıcı olabilir.


Genelde insanlar olarak aldığımız kararların doğruluğunu bilmek, her türlü ihtimali göz önünde bulundurmuş olmanın verdiği güvenle hareket etmek isteriz. Bu istek, özellikle kontrolümüz dışında kalan olaylarla karşı karşıya kaldığımızda daha da yoğunlaşır.


Birçok insan, özellikle önemli bir kararın eşiğinde, bu kontrol arayışına daha fazla ihtiyaç duyar. Örneğin, yeni bir işe başvururken veya önemli bir sağlık kararı alırken sürekli düşünmek, en iyi ve en kötü senaryoları tekrar tekrar zihnimizde canlandırmak bize güvenli bir zemin sağlar. Ancak, hayat bu kadar öngörülebilir olmayabilir. Olaylar her zaman kontrol edebileceğimiz şekilde ilerlemez ve bu durum, daha fazla düşünme ve analiz etme ihtiyacımızı tetikleyebilir.


Belirsizlik Karşısında Zihnimizin Tepkisi


Belirsizlik anlarında zihnimiz sürekli düşünmeye eğilimlidir. Yaşanan olayı defalarca gözden geçirmek, her açıdan değerlendirmek ve olası tüm sonuçları analiz etmek aslında güvenlik arayışımızın bir sonucudur. Örneğin, gelecekteki bir iş görüşmesini tekrar tekrar düşünmek, her senaryoyu planlamak ve tüm olası sonuçları hesaba katmak, güvende olma ihtiyacımızın bir göstergesidir.


Ancak, sürekli düşünme hali bizi rahatlatmak yerine, bedenimizi ve zihnimizi sürekli alarm modunda tutar. Bu döngü, zihinsel ve bedensel olarak rahatlamamızı engelleyerek karar alma süreçlerimizi zorlaştırır. Bazen bir karara varmakta zorlanır ve sürekli ertelemeye başlarız; bazen de belirsizliğe dayanamayarak hızlı ve aceleci kararlar alırız. Bu iki uçta savrulmak, aslında belirsizlikle başa çıkma çabamızın bir sonucudur.


Belirsizlikle Başa Çıkmak


Belirsizlikle başa çıkmaya çalıştığımızda, genellikle bu sürece aşırı düşünme eşlik eder. Örneğin, bir sağlık sorunu hakkında sürekli endişelenmek, her senaryoyu göz önünde bulundurmak bize bir yandan kontrol duygusu verirken, diğer yandan içsel bir huzursuzluk yaratır. Bu, belirsizlikle başa çıkmak için geliştirdiğimiz düşünsel bir savunma mekanizmasıdır; ancak uzun vadede, bedenimizi ve zihnimizi yorar.


Örneğin; çocukluk dönemimiz, belirsizlikle baş etme konusunda en kırılgan olduğumuz dönemdir. Bakım verenlerimize tamamen bağımlı olduğumuz bu süreçte geliştirdiğimiz başa çıkma stratejileri, yetişkinlikte de devam eder. Ancak bu stratejiler her zaman dış dünyada işlevsel olmaz. Kontrolümüz dışında olan sosyal, ekonomik ve kültürel faktörler, belirsizlikle baş etme çabamızı daha karmaşık hale getirebilir. Bu yüzden, belirsizlikle başa çıkma arzusu, bazen hayatta kalma içgüdüsüne dönüşür.


Peki, bu durumda ne yapmalı?


Belirsizliği Kabul Etmek ve Şefkatle Yaklaşmak


İlk adım, belirsizlikle mücadele etmeye şefkatle yaklaşmak olmalıdır. Zihnimizdeki sürekli düşüncelere kızmak veya kendimizi eleştirmek, durumu daha da zorlaştırabilir. Bunun yerine, kendimize yargılamadan yaklaşarak, nazik ve sabırlı bir şekilde kendi içsel ebeveynliğimizi yapmak, iyileşmenin önemli bir parçasıdır.


Kendinize şu soruları sorabilirsiniz: Kendime mükemmel olmayı mı dayatıyorum? Hata yapmama izin veriyor muyum?

Bu tür sorular, kendinize şefkat göstermenin ve belirsizliği kabul etmenin ilk adımlarıdır.


Belirsizlik içinde oturmayı öğrenmek kolay değildir. Her zaman başarılı olmayı beklemek ya da başaramadığımızda pes etmek, bu duygusal rahatsızlıktan kaçmanın yolları olabilir. Ancak belirsizliğin, büyümenin ve öğrenmenin doğal bir parçası olduğunu fark etmek, büyük bir rahatlama getirebilir. Bilinmeyenin yaratıcılığa ve esnekliğe yer açtığını anlamak, hayatı daha akışına bırakarak ilerlemenizi sağlar.


Kendinize Şefkat Göstermek


Son olarak, aşırı düşünme sürecinize yakından bakmayı deneyin. Zihninizdeki düşüncelerin bedeninizde nasıl bir his yarattığını gözlemleyin. Kaşlarınız çatılıyor mu? Çeneniz mi kasılıyor? Bu fiziksel tepkileri fark etmek, farkındalık sürecinin önemli bir parçasıdır. Bu süreçte aceleci olmayın; yavaş, nazik ve sabırlı bir şekilde ilerleyin. Derin nefesler alarak bedeninizi ve zihninizi bu farkındalığa yönlendirin.

Belirsizlik kaçınılmazdır. Ancak bu kaçınılmazlığı kabul etmek, büyüme ve esnekliğin kapılarını açar. Kendinize şefkat göstererek, belirsizlikle başa çıkmayı öğrenmek, yaşamın getirdiği sürprizleri kucaklamanızı sağlayacaktır.


Eğer siz de bu konuda profesyonel destek arıyorsanız, Uzm. Klinik Psikolog Ecem Erten ile iletişime geçebilir, ruh sağlığınızı iyileştirmek için online terapi veya yüz yüze Ankara'da psikoterapi seanslarına başlayabilirsiniz.


Yazıyı beğendiyseniz yorumlarınızı paylaşmayı ve "Terapide Zor Anılarla Yüzleşmenin Dönüştürücü Etkisi: Travmatik yaşantıları konuşmak ne işe yarar?" yazısına da göz atmayı unutmayın!


Bu yazı yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi süreçleriniz için mutlaka bir uzmana danışınız.


18 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page